Müslüman camianın en büyük sorunudur liyakat. Çok güçlü olmasa da sermaye vardır, teşkilat vardır ama bunları etkili bir şekilde kullanım kapasitesine sahip insan gücü yoktur. Zeka veya eğitim problemli kesinlikle yok. Nice iyi tedrisattan geçmiş gençlerimiz, insanlarımız var. Müslümanların en büyük sorunu bu liyakat sahibi insanları değerlendirememe noktasında başlıyor. Laf ebeliği fazla fakat icraat sıfır. Gelin ne demek istediğimi maddeler halinde sıralayayım;
1- Etiketçilik: STK altında faaliyet gösteren çoğu görevli veya gönüllü, etiket için orada bulunmakta. Toplantılarda çok güzel projeler öne sürerler, yaptıklarını çok güzel dile getirirler fakat sıkıntı şuradadır ki yaptıkları bir şey yoktur. İdare kadrosundakiler ise duymak istediklerini duydukları için onları sorgulayıp, söylediklerini yapıp yapmadıkları noktasında bir denetim mekanizması kurma ihtiyacı hissetmiyorlar. Bunun en büyük sebebi ise güven noktasında sıkıntı olduğu için birden fazla işle uğraşıyorlar ve kafaları o kadar allak bullak vaziyette oluyor ki idare mekanizmasının yetersiz kalmasından ötürü kimse kimin ne yaptığını denetlemiyor, uğraşmaya vakit ayıramıyor. Bunu ayrı bir başlıkta inceleyeceğim. Hanımlar kızmasın ama kadınların başı çektiği oluşumlarda da bu durum farklı değil. Zamanında üniversitelerde başörtüsü engeli musibetini yaşamış olan kadınlarımız, geç ama güç elde ettikleri eğitim haklarının kazandırdıklarını biraz eskinin eziklik psikolojiyle fazla ön plana çıkarma gayretine düşüyorlar. Anne ve çocuk eğitimi başlıklarında çok güzel konuşuyorlar fakat iş icraata gelince anlattıklarının onda biri için bile el oynattıklarını göremezsiniz. Sadece çağrıldıkları zaman fotoğraf altında isimleri geçsin, iki üç cafcaflı cümle kursunlar, onlara yeter. Derneklere gidip, eğitim hakkında neler yaptığı hakkında tonla hikayeler anlatan tipler biliyorum ki aslında tek yaptığı mesai saatleri içerisinde akşamdan izleyemediği tv dizilerini internetten seyredip, sıkıldığında uyumak olan insanlar var. Ertesi gün gözünün içine baka baka şunları yaptık, bunları ettik diye anlatınca acıyorsun. Erkek kesimi de bu konularda berbat. Halis niyetli olanları ayırırsak, çoğunun niyeti; fotoğraflarda etiket olsunlar, makam verileceği zaman en önde olsunlar ki kaçırmasınlar derdinde. Gene burada idare kaynaklı sıkıntı var ki bunu ayrıca ele alacağım.
2- İdare: İdarecilerimizde büyük bir sıkıntı var maalesef. Çoğu birden fazla faaliyet çatısı altında bulundukları için tek tek faaliyetleri takip edemiyorlar. Bunun sıkıntısı ise; en çok yalan söyleyen, duymak istediklerini en iyi aktaranların önünü açıp, gerçekten faydalı işler yapmak isteyipte yalan söyleyemeyen veya bir şekilde sindirilmiş hakkı yenen insanların geri planda kalmasıdır. Tek derdi cebine üç kuruş daha fazla koymak olan sülük tayfa ise iyice faaliyetleri kendine oyuncak eder, insanları sömürür ve hesap verme zamanı geldiğinde üstüne duymak istediklerini anlatır ve iş bu şekilde devam eder. Seni dinlemezler, çekemediğin için o şekilde konuştuğunu düşünürler. Çünkü karşı taraf öyle güzel beyinlerini yıkıyor ki biraz daha konuşursan düşman ilan edileceksin. Ne anlatırsan anlat, dinlemiyorlar seni. Her şey gözünün önünde cereyan ediyor, ceplerine indirdiklerine birebir şahit oluyorsun ama anlatamıyorsun. Küçümser ve alaycı gözlerle sana onları savunuyorlar. Kafaları kilitleniyor, geniş açıdan göremiyorlar. Bu bizim idarecilerin diğer büyük bir sorunudur.
3- Liyakat: İşte asıl sorun budur. Liyakat. Öyle berbat bir sistem var ki nasıl anlatsam bilemiyorum. AKP sonrasını ele alırsam; AKP ile müslüman vakıf ve derneklerin faaliyet alanları genişledi, hareket alanları arttı. Zamanında AKP öncesi aksiyon almış, başörtüsü vb. konularda ön plana çıkmış ve mücadele içerisinde bulunmuş insanlar kurumsallaşma ile beraber bir noktalara getirildi. Özellikle parası olanlar ki o dönemlerde para hakikaten büyük bir ihtiyaçtı. Parası olmayanlar ise mahalle teşkilatları belki il veya ilçe teşkilatlarına kadar çıkabildi ama orada kaldılar. Ayrıca eğitim noktasında da sıkıntı olduğu için devşirme adamlar bu oluşumlarda makam sahibi oldular. Akp, kadrosunu güçlendirdikçe, para ve makam iyice oturdukça teşkilatlarda borusu ötenin yakın çevresi yeni açılan makamlara yerleştirilmeye başlandı. Burada liyakate değil, ağzı laf yapana ve cebinde parası olana bakıldı. Ahtapot gibi sardılar bütün teşkilat, vakıf ve dernekleri. Bugün ise bir faaliyet yürüteyim dediğin zaman muhakkak müslüman bildiğin bir adamın engeline takılıyorsun. Zamanında engeli çıkaran kim biliyordun, şimdi ise engel içimizden birileri oldu. Bu ilk kurumsallaşmada makama kök salmış, kendi adamları yesinler diye köşelere konulmuşlar sırf kendi cebine bir faydasını görmediği için onlarca projeyi tek kalemde çöpe atabiliyor. Kurumların başlarına getirdikleri adamlar da bu şekilde oluyor. Anlattığından zerre bilgisi olmayan adamlar kalkıp akıl veriyor, nasıl yapılması gerektiğini anlatıyor ve işler boka sardığında sorumlu o değil, sen oluyorsun.
Ya aslında anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki. Çok havada bir yazı olduğunun farkındayım. Her şeyi yazamıyorsun işte. Elinde resmi kanıt yok. Gözlerinde görüyorsun ama kanıtla dediğinde kanıtlayamıyorsun. Elinde güç yok, herifler ahtapot gibi sarmış her yeri. Ben şunu merak ediyorum; bu adamlar ahireti hiç mi düşünmez?Müslümanlar şu cemaatçiliği, benim adamımcılığı bıraksa her şey o kadar farklı olacak ki...
30 Ocak 2019 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)