30 Aralık 2009 Çarşamba

Ah be Teyzem

Birgün patlayacağım ama ne zaman bilmiyorum.Bare buradan yazayımda sinirim bir nebze olsun geçsin.Birçok insan gibi günde minimum 6 vesait kullanıyorum.Yarısı iş saatlerine denk geliyor geri kalan yarısı ise öğlen vakti gibi denk düşüyor.Öğlen saati karşı tarafa geçerken veya karşı taraftan benim ikamet ettiğim yakaya gelirken metrobüs ve otobüsler tıklım tıklım oluyor.Bu kalabalığın çoğunluğu yaşlı teyzelerden oluşuyor.Hadi metrobüs gene öyle böyle katlanılıyor.Öğlen saat 1'de Edirnekapı metrobüs durağından inip semtime gidecek olan otobüsü beklemek için durağa çıkıyorum.İnsan düşünüyor iş saati değil, öğlen vakti millet evindedir falan filan yok öyle birşey.Otobüs tıklım tıklım.Mesela bugün 5-6 otobüs bekledimde ancak bir veya iki kişinin sığabileceği bir otobüse rastladım.Zorda olsa binmeyi başardım.O otobüslerin içine dikkatli baktığımda ise otobüste bulunan insanların yüzde 60 ı yaşça ileri teyze, yüzde 20 si ise amcalardan oluşuyordu.Teyzelere bakıyorum artık yürümeye halleri kalmamış ama ellerinde börek kapları, bilmemne torbaları zart zurt oradan oraya koşuşturuyorlar.İki kişi kollarından tutuyorda yürüyebiliyorlar ama ille de biniyorlar o otobüslere.Tabutun yanında geziyorsun a teyzem senin ne işin var o saatlerde otobüslerdesin benimde sinirlerimi alt üst edip sizlere saydırmama aracı oluyorsunuz.Evet bende yaşlanacağım ama tükürdüğümü yalamam kesinlikle bugüne kadar yaptığım bir iş değildir.Yaşlanınca aynısı yapmayacağımdan eminim.Teyzelerim ve amcalarım! Oturun evlerinizde, yakınlarda oturan vesait gerektirmeyen yakınlarınızı ziyaret edin veya karşı taraf hayırlı insan evladı olsun sizin elinizi öpmeye gelsin ne bilim.2-3 saatlik uykuyla 7-8 saat ders görüp üstüne birde sizlerin yüzünden oluşan kalabalıkta bunalmak cidden çok farklı küfürlerin ortaya çıkmasına sebep oluyor.Bu laflarımın o teyzelere ulaşmayacağını biliyorum lakin en azından bir nebze içim rahatladı.Oh be :)

28 Aralık 2009 Pazartesi

İki İlginç Rüya

Bu yazımda iki ilginç rüyamı paylaşmak istiyorum.

Dünya işgal altında.İnsanlar tek tek toplanıyor.Sokaklarda saklanmayı başarabilen çok az insan var.İşgalciler uzaydan gelen bir ırk.Gökyüzünde yüzeyi tarayan küreler dolanmakta.Onlardan kaçmanın tek yolu ise girilen bir binada mümkün olan en alt katlara inmek.Yiyeceğimiz bittiği için sokaklara çıkmak zorunda kaldık ve o sırada bir gözlem aracı bizi farketti.Apar topar bir binaya girdik.Tam kurtulduk zannediyorken rahmetli dayımın silüetinde bir uzaylı girer.Dayı sen nerelerdeydin demeye kalmadan alıp götürdüler bizi.

İkinci rüyam ise çok sevdiğim dayımın hemen vefatından sonra görmüştüm.Allah rahmet eylesin.

Dayımların evindeyim.Bir bakıyorum dayım ortalıkta dolanıyor.Dayımı vefat etti biliyordum ve görünce şok olmuştum.Gittim dayıma doya doya sarıldım.O sırada ise bayağı ağlıyordum rüyamda.Dayım odasına geçti televizyonu açtı ve haberleri izlemeye koyuldu.Oturdum yanına.''Dayı nasılsın iyi misin?'' diye sordum.Her hatır soruşumdaki verdiği o klasik cevabını verir ''İyiyim be gülüm sen nasılsın?''.''İyiyim dayı be sağolasın'' dedim.Ardından tekrar dayıma döndüm ''Dayı oralarda hayat nasıl? N'apıyorsun ne ediyorsun oralarda?''dedim.Kaşlarını çatatarak döndü bana.Yüzü kıpkırmızı oldu.''Sen oraya girenlerin boşuna mı girdiğini zannediyorsun?'' dedi ve aniden görüntü değişti.Milyonlarca belki milyarlarca kömür karası olmuş çıplak bedenler ellerini havaya kaldırmış ve sanki birine yalvarıyorlar.Gözküyü kapkara bulutlarla kaplıydı.O görüntüden sonra aniden fırladım yerimden.Hayatımda beni bu kadar ürküten bir rüya görmemiştim.O gün boyunca rüyamı kimseye anlatamadım korkumdan.

26 Aralık 2009 Cumartesi

İçi Farklı Dışı Farklı

İnsanoğlu çok acayip bir mahluk.Şu hayatımın sadece son 5 senesinde o kadar garip insanlarla iletişim halinde oldum ki artık biriyle tanışıp muhabbet kurmam çok uzun zaman almaya başladı.Çok samimi olmasanız bile yıllarınızı beraber geçirdiğiniz, birşeyleri paylaştığınız insanların bile sizin yüzünüze başka, arkanızdan başka konuşabildiğini duydum, işittim.Bu tip insanların niye bu şekilde davrandıklarını ne kadar çok düşünsemde bir sonuca varamamışımdır.Kimileri de vardır ki yanınızda samimidir (belki içtende öyledir) lakin bu içtenliğin sizi sıktığını, baydığını , gittikçe çekilmez ve artık size zarar vermeye başladığının farkında olmayan insanlar bunlar.Bu tip insanları tespitini yavaş yavaş çözmeye başlıyorum.Dedem gibi bir bakışka insanın ne mal olduğunu anlayacak kabiliyete sahip değilim ama kendi yöntemlerimle birşeyler yapabiliyorum.Bu tip gerizekalı, ahmak insanlardan kendinizi koruyun, korutun.Sonra çok sıkıntı çekersiniz benden uyarması.Bu tip insanları en baştan üzüp başınızdan atın.Sonradan çok daha zor oluyor uyarayım ama hakikaten insan başından bir belayı, bir yükü attığında öyle bir rahatlıyor ki anlatamam size :)

25 Aralık 2009 Cuma

X Ağabeyimin Maceraları - 2

Sır dolu ağabeyimin ikinci macerasına geldik.Bu arada önceden belirteyim.X ağabeyimiz bu hikayeleri gerçekten yaşadığına inanıyor.Yani adam kendi anlattığına inanıyor ve bunları bize ciddi ciddi anlatıyor.Tabii biz bunları dinlerken hiç bozuntuya vermiyoruz gayet ciddi bir şekilde dinliyoruz.Tabii bazen öyle uçuyor ki o an hayattan birkaç dakikalığına kopup geri dönüyoruz.Burada yazdıklarımı okurken ki alacağınız tat dinlerken ki alınan tadın yerini tutmaz ama gene de paylaşayım.

Ağabeyimiz Şırnak'ta usta birliğine yeni gelmiştir.Yüzbaşı içtimadaki askerleri denetlemektedir.İstanbul'lu olanların bir adım önce çıkmasını ister.Bizim X ağabey dahil İstanbul'lular bir adım önce çıkar.Öne çıkanlara semtlerini sorar.Sayarlar ''Gaziosmanpaşa,Bağcılar,Güngören,Esenler...''.Yani İstanbul'un tüm varoşlarını tek tek sayarlar.Bizim ağabeye gelince ''Karragümrrük'' der.Yüzbaşı bunları kendi odasına çağırır.
Yüzbaşı - Çocuklar çıkarın malları
Askerler- Komutanım ne malı?
Yüzbaşı - Oğlum ben sizi bilmiyor muyum çıkarın tozları işte

Bunlar tozları çıkarır alkol de alıp bir güzel kafaları çekmeye başlarlar.Bu sırada komutana telefon gelir.Telefonda köyde bir asker kaçağı olduğu ve onun alınması istenir.Bizim X ağabeye ilk görevini verir ve köyden kaçağı alıp gelirler ve kafaları çekmeye devam ederler.O sırada tekrar bir telefon gelir.Meğersem asker kaçağı diye aldıkları çocuk köy ağasının çocuğuymuş ve ağa bin kişi ile (rakamla 1000) birliği basmıştır.O sırada X ağabey telefonu komutandan alır ve 'geliyoruz' der.X ağabey yanına Sarıgöl'lü ve başka bir elemanı alarak ağanın karşısına çıkarlar.
Ağa - Bana oğlimi veren ha
X ağabey - Biz enayimiz buraya gelip vatani görevimizi yapıyoruz?
O sırada ağa bu cevaba sinirlenip Sarıgöl'lüyü bacağından vurur.Sarıgöl'lü yerde kıvranmaktadır.O anda X ağabeyin şalterler atar ve sıkmak üzere ağanın iki kaşının ortasına nişan alır.Tam sıkacakken ağanın arkasından gözü yaşlı ufak bir kız çocuğu çıkar.Bizim ağabey dayanamaz gider kızın gözyaşlarını siler ve ağaya dönerek:
-Bak bu kızına dua et sana birşey yapmıyorum.Şimdi basın gidin lan
der ve ağa 1000 kişiyle köyüne geri döner

24 Aralık 2009 Perşembe

Son Durak Duyurucuları

Bu yazımda Söğütlüçeşme-Edirnekapı metrobüs hattında Edirnekapı durağına yanaşıldığında sizleri kapıda karşılayan ve içeri kafasını sokup 'SON DURAK!' diye seslenen ağabeylerden bahsetmek istiyorum.
İstanbul büyük bir şehir.Yaşayan ve yaşamış olan milyonlarca insanın yaşanmışlığı, sevinçlerini ve hüzünlerini paylaştığı koca bir megakent.Bazen bunaltıcı olsa da İETT nin çk kıymetli çalışanları bu durumu görebilenlere eğlenceli duruma sokup insanın bazı şeylerin farkına varmasına sebep olabiliyorlar.Zamanla yaşadığım hikayeleri satırlara dökeceğim.Neyse bu kadar edebiyattan sonra asıl konuma dönmek istiyorum
Nerede kalmıştık? Evet SON DURAK DUYURUCULARI :) Mesela bugün indiğim metrobüsün her kapısında ayrı bir İETT görevlisi kapılar açıldığında kafalarını içeri sokup aynı anda ''SON DURAK EVET SON DURAK'' diye seslendi.Hoşuma gidiyor be abi :) En azından belediyenin beni düşündüğünü hissediyorum.Belki o an uyuyor olacağım veya kafam başka yerlerde olacak ve bu ağabeyler beni kendime getirecek.Her daim güvende olduğumu hissettiriyorlar çünkü metrobüste uyursam uyanamazsam ne olur gibi soru işaretlerini kafamdan kaldırıyorlar.Madem konu metrobüsten açıldı birkaç birşeyden daha bahsedeyim bare.Phileas mıydı ne zamazingoydu n'oldu onlara acep? Mis gibi mercedes varken.Mercedes'ten şaşma yolda kalma der bir mercedes aşığı arkadaşım.Hakkatende en açık örneğini metrobüs hattında görür gibiyim.Bir aralar Söğütlüçeşme hattına phileaslardan koymuşlardı da otobüse acıyordum.Garibim öyle zorlanıyordu ki acaba ne zaman araç salar kendini diye bekliyordum.Neyse benden bu kadar.Bir daha ki İETT konusunda devletin gizli kadrolu elemanları olduğunu düşündüğüm otobüste insanlara, hatta gerektiğinde şoförlere yer/yön tarifini eksiksiz aktaran ağabeylere değinmek niyetindeyim

23 Aralık 2009 Çarşamba

X Ağabeyimin Maceraları - 1

İlk yazıma mahallemde oturan sevdiğim bir ağabeyin hikayesiyle başlayacağım.Adını vermek istemiyorum o yüzden ağabeyden X diye bahsedeceğim.Bu X ağabeyim çok geniş çaplı bir insandır.Nasıl yani diyecek olursanız kendi söylemine göre Jitem, MİT, Jandarma Komando, Narkotik, Özel Güvenlik ve Özel Tim kartlarına sahipmiş.Yani girmediği delik kalmamış ağabeyimizin.İzmir Foça'da acemiliğini tamamladıktan sonra usta birliği Şırnak'a çıkmış ve orada usta askerliğine başlamış.İçtima sırasında belli başlı kişileri yanına alan komutan X ağabeyimin olduğu bir grubu F-16'ların bulunduğu yere getirmiş.''Size 10 dakika veriyorum şu F-16'lara binin ve etrafı kolaçan edin'' Ağabeyimiz F-16'ya atlar.Saatine bakar 10 dakika süresi başlamıştır.Kolu çeker ve F-16'yı kaldırır.Uçağı direk İstanbul'a yönlendiren ağabeyimiz önce Taksim'i havadan izler ardından mahalleye tepeden bir göz gezdirir.Bu esnada saatine bakar ve 6 dakikasının kaldığını öğrenir ve Şırnak'a geri döner.

Blog deyince hep aklıma insanlara kendi görüşlerini açıklama, bilgi verme vb. konular gelir ama gecenin 1 inde yazacağım yazıyla kimseyi aydınlığa kavuşturacağımı veya karanlığa savuracağımı tahmin etmiyorum.O yüzden şimdilik bununla yetinin.Çok fazla arayı açmadan ağabeyimin müthiş maceralarla dolu askerlik ve hayat hikayelerini sizlere aktaracağım.