11 Şubat 2019 Pazartesi

Yerel Seçimler ve Ekonomi

Yerel seçimler yaklaşıyor ve herkes bu konuda az veya çok bir şeyler karalıyor. Ben de bundan geri durmayacağım tabii. Benim iktidar kanadında ve iktidar kanadını savunan yazarlarda anlamadığım bir konu var ki bunu paylaşmak istiyorum. Diyorlar ki; "Bu yerel seçim gibi gözükebilir ama şu anda beka sorunu var. Ülkede beka sorunu varken bu millet ekonomiyi düşünmemeli. Ülke elden gitse daha mı iyi?" tarzı şeyler söylüyorlar. Bu konu üzerinden bir sürü farklı yorum şekilleri eklenebilir. İşte ben bunu anlamıyorum. Yahu tamam, elbette ortada vatanın elden gitmesi söz konusuysa eminim herkes elini taşın altına koyar. Bunda sıkıntı yok. Sıkıntı şurada; 17 yıldır iktidarda olan partinin icraatları sebebiyle bu duruma gelmiş olmamız. Ekonomiden falan anlamam. Çarklar nasıl dönüyor, ihracat, ithalat, döviz dalgalanmaları gibi konuları kulaktan dolma üç beş duyum üzerinden fikir yürütürüm. Yalnız şu var ki bu icraatların ceremesini niye ben çekiyorum? Saçma bir soru mu? İlk bakışta evet. Ortada ülkemize yapılan bir saldırı varsa bunu bütün bir toplum çekecek. Çekecek demeyeyim aslında, etkilenme diyeyim. İlk başta saçma bir soru gibi ama bütüne baktığımız zaman bence gayet mantıklı soru. Niye ben çekeyim?

Elhamdülillah müslümanım. Benim inandığım bazı değerler var. İktidar, islami kimliği ile ön plana çıkmış bir oluşum. İnsanlar dini hassasiyetleri olduğuna inandıkları için bu partiye oy verdiler. Çıkış zamanlarında başörtüsü sorunu vardı, katsayı meselesi vardı, ekonomik kriz vardı ve bir kurtarıcı hüviyetinde ön plana çıkıp tek başına iktidarı kazandılar. Ya sonra? Sonrasını söyleyeyim mi? Taşıdıkları kimlikle kazandıkları koltuğun arasında tercih yapmak zorunda kaldılar. İnsan nefsi işte, koltuk tarafı ağır geldi. Olay en ilkel anlatımla bu. Kendi çevrene makamları dağıtacaksın, liyakat nedir dinlemeyeceksin, hemşehricilik yapacaksın, işleri yakın eş-dost-akrabaya verip çevreni zengin edeceksin, hak-hukuk nedir dinlemeden gücünü kullanıp işlerini göreceksin sonra ekonomide sıkıntıya düşünce gram etkilenmeyip ay sonunu bile zor getiren insanlardan direnmelerini bekleyeceksin. Kusura bakmayın ama bu hale siz getirdiniz. Hayvancılık ve tarım bitti, dışarıdan bir çok şeyi ithal eder hale geldik. Alım gücü her geçen gün daha da düşüyor, insanların harcamaları artarken, kazançları düşüyor. Evet, iktidarın ilk yılları inşaat üzerinden bir altın çağı yaşandı ama hatırlarım, ekonomistler hep bu durumun sürdürülebilirliğinin olmadığını ve gerekli önlemler alınmazsa bu balonun patlayacağını söylüyorlardı. Göz göre göre bu hale geldik. Diyorum ya bu hale siz getirdiniz, ceremesini biz çekiyoruz. O yüzden vatan, millet, Sakarya edebiyatının arkasına saklanılmasını dürüst bulmuyorum.

Bakın size sadece iki örnek vereceğim; imar barışı çıktı değil mi? Dedemin bir lafı vardır; "Bu ülkede kanunsuzluk ödüllendirilir" diye. Ulan herif gelip arsaya çökmüş ve burası benim demiş. Ne arsayı satın almış, ne vergisini vermiş. Üstüne bina çıkmış. Tabii gene vergi falan hak getire. Sonra devlet bunlara su, elektrik bağlamış. Oy kaygısıyla binaları yıkmamışlar. Belki göstermelik bir iki bina, bilemem. En son işte imar affı çıktı. Kartal'da çöken binayı biliyorsunuz. Vefat edenlere Allah rahmet eylesin. Galiba 3 katı kaçakmış. E kardeşim sen imar affıyla bu binayı yasal hale getirdin. Sonra çıkıp şaka gibi diyorsunuz ki; "artık bu durum çok oldu, adam akıllı kentsel dönüşümü yapmak zorundayız". Ya arkadaş şaka mısınız? Sen verdin imar affını sen! Ben vermedim, ben nasıl inşa edildiği belirsiz binalara imar vermedim. Sen önünü açtın ve sen verdin. Kentsel dönüşüm projeleri zaten felaket. Adamın 120 m2 evi varken gel sana 80 m2 verelim diyorsun. Afedersinde adam aradaki 40 m2'de kalan eşyalarını neresine sokacak? E sonuçta insanlar sahip oldukları ölçüsünde varlıklarını değerlendiriyor. Evi 120 m2 ise ona göre ev düzeni oluyor. Kaldı ki 40m2 demek bir oda demek. İnsanlardan böyle bir şeyi kabul etmesini nasıl beklersin? Senelerce düşük faizlerle insanları krediye özendirdiniz, herkesi borç almaya teşvik ettiniz. Araba borç, ev borç. Her şeye zam. Şimdi kalkıp diyorsunuz ki beka sorunu. Arkadaş kusura bakma ama insanları bu duruma sizin politikalarınız düşürdü. Bütün kadrolarınız parasına para kattı, geldiği yeri unuttu. Hepsi vatandaşa tepeden bakan ukala dümbeleğe dönüştü, güç sarhoşluğu içine girdiler. Bütün gençlik kolu başkanlarınız dahil olmak üzere hepsi küçük dağları ben yarattım havasında. Alman marka araçtan aşağı aracı olmayan "başkan" sıfatlı adamınız yok. Değişim diyorsunuzda neyi değiştirdiniz? Benim gördüğüm o ukala, kibir dolu adamlar hâlâ yerli yerinde duruyor.

İkinci örneğim ise taşeron mevzusudur. Arkadaş ben hayatımda böyle kazık görmedim. Şahsım, taşeron şirketten belediye şirketine geçmiş biriyim. Biz evvelden asgari ücret üzerinden maaş alıyorduk. İşte asgari ücretin yüzde(%) bilmem kaçı gibi. Belediye ile sözleşme imzalarken dediler ki haklarınız aynen devrolacak. 1600 lira asgari ücretin 2000 liraya çıkarılmasından sonra haliyle bizde iyi bir zam beklerken ne oldu? Dediler ki ilk ay %4, ikinci ay %4 zam alacaksınız. Enflasyon farkı falan da yok he. Enflasyon bile %20'lerde dolaşırken yıl içinde bize toplamda %8 zam yapacaklar. Kaldı ki zaten vergi dilimi muhabbetine ikinci %4'ten de bir şey anlamayacağız. Ben 125 lira civarında bir zam alacağım mesela. Geçen sene 110 m2 oturduğum evde en yüksek 230 lira doğalgaz vermişken bu sene 80 m2 evde 450 lira ödedim. Elektrik neredeyse iki katına çıktı. Bu aldığım zam doğalgaz artışının ancak yarısını karşılıyor. Elektrik, su, market harcamaları bu kadar pahalanmışken bize 125 liralık zammı uygun gördüler. Diyorum ya sözleşmemiz asgari ücret üzerinden, son aldığımız maaş bordrosu asgari ücret üzerinden ama çok sevgili Aile ve Çalışma Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir yazı ile kazığı tüm bizim gibi ex-taşeronlara sokmuş durumda. Ben bunlara hakkımı gram helal etmiyorum. Veballeri boyunlarına. Kirama zam gelecek, doğalgaz ve elektrik zaten zamlı. Harcamam 10 birim artarken gelirim 1 birim arttı. Geçen seneye göre 9 birim içerideyim. Benim gibi binlerce çalışan var. Bunun vebalini nasıl ödeyecekler merak ediyorum. Kendileri zenginleşirken kendilerini var eden çalışan kesime böylesine kazığı soktuktan sonra beka meka demeyin lütfen. İnandırıcı olmuyorsunuz. Beka sadece bize mi? Umut Sarıkaya'nın bir tiplemesi var; Y.rrak Gibi Adam. Heh işte biz o karikatürlerdeki gariban tayfayız. Çok doluyum ama bu kadar yeter sanırım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder