İnsanların cinsliğine kafayı taktım arkadaş.Tamam herkes ne yapması ne etmesi konusunda özgürdür fakat bazı tipler var ki Türkiye'nin hangi ucuna gidersen git sanki tornadan çıkmış gibi hepsinin hal ve hareketleri birbirine benzemektedir.Sizlere profil profil bu topluluklar hakkında bilgi vermek istiyorum.
Profil 1 (Dolce&Gabbana Style):
Jöle kullanmayı çok severler.Genelde sakal veya bıyık bırakanlarına rastlanmaz.Saçlarını kısa tutmazlar ama uzunda tutmazlar.Genelde enselerinden uzatırlar.Jöleyi saçlarını acayip şekillerde dikmekte kullanırlar.Nasıl bir saç şekli vermedir ki hayatım boyunca kendi saçımı bir şekilde bir saatten fazla muhafaza edememişimdir ki bu arkadaşların saçı her türlü doğa koşulunda bile bozulmamaktadır.
Üstlerinde genelde sanki özellikle gözünüze sokmak ister gibi D&G yazan çakma t-shirt veya bilimum kıyafetlerle dolaşmak onların şartlarından biridir.İster pantolonlarında ister t-shirtlerinde, kabanlarında, kemerlerinde , şapkalarında her türlüsünden görmek mümkündür.
Yürüyüş şekilleri diğer türlere göre farklılık arz eder.Akrep yürüyüşü diye tabir edilen bir yürüyüşe sahiptirler ve soğuk havalarda cepleri göğüs hizasında olan şeyler giyerler ki ellerini o ceplere sokup her an birine omuz atma eylemini gerçekleştirebilsinler.Genelde birbirlerini 'ammo' diye çağırırlar ki onları böyle de tanıyabilirsiniz.Genelde en az üç kişi olmak kaydıyla grup halinde dolanırlar.Ava çıkmadıkları zamanlar özellikle telekom veya kablo tv kutularının yanları onların yaşam alanlarıdır.Yüzde 70-80 i gibi kesim kafasına şapka takar ve şapkalarının ucunu semaya çapraz bakacak şekilde durur.Bu durum olmazsa olmazlarından biridir.
Facebook profillerinde ait oldukları semtlerle ilgili fan sayfalarını veya gruplarını görmeniz mümkündür.Hele ki o semtin kendi adını taşıyan bir spor kulübü varsa muhakkak o takımın en ateşli taraftarı bunlardır.Kişisel iletilerinde genellikle ''Ceplerde resmimiz alemde ismimiz... , burası x, alayına değil kralına gider...'' gibi asarım-keserim türünden ego depolayan lafları görmeniz büyük olasıdır.Bunun sebebi ise hayatındaki yetersizliğini ve basiretsizliğini bu tip kendince çok büyük gördüğü polat alemdarcık oyunlarıyla eksikliğini kapattığını zannetmelerindendir.
(Kişisel Notum:Bu tiplerden mümkün olduğunca uzak durun.Genelde bu tipler salak oluyor ve her an kavga çıkarmaya hazırlar.Nasılsa gerizekalı oranı güzelim mahallelerimizde fazla olduğundan size karşı çıkacak adam sayısının çoğalması sizi şaşırtmasın.Herkes için kendi mahalleleri kraldır ama aslında ne kadar küçük ve salak bir durumda olduklarının farkında değildirler.Varsın olsun bunlarda bizim renklerimiz, ammolarımız)
Profil 2 (Club Style):
Bu profildeki kesim genellikle maddi durumu profil 1 e göre daha üst seviyededir.Hepsinde olmasa bile genelinde kendine ait bir spor araba vardır.Yaşam alanları oralarda ikamet etmemelerine rağmen lüks semtlerdir.Gündüzleri sıradan bir hayat yaşamalarına rağmen ay göğe yükseldiğinde kendilerini gece klüplerinde bulabilirsiniz.Genel kıyafet tarzları ise gömlek-kot pantolonu ve omuzlarından sallandırdığı hırkanın(veya her ne boksa)kollarını bağlayarak durmasıdır.Son zamanlarda yaptıkları tarz değişikliğiyle beraber genelde kafalarını 3 numaraya vururlar ve bazıları ince ve uzun kravatı değişik renkteki gömleklerinden sallandırırlar.Hayata dair geniş bir bakış açıları yoktur ama sorduğunuzda herşeyi biliyormuş gibi tavırlara girerler.Kendi görüşlerinin dışında yapılan işleri genellikle beğenmezler ve hep bir karşı duruşla ben doğru olanı savunuyorum modunda masturbasyon yapmayı severler.
Facebook ve msn profillerinin kişisel ileti kısımlarında genellikle o an nasıl bir eğlence içinde olduğu veya dün yaşadığı eğlenceli dakikaları diğer arkadaşlarıyla paylaşmayı severler.Fotoğraflarında ise genellikle gece kulüplerinde eğlenirken ki fotoğrafları boy gösterir.Profil dışında ise muhakkak kendi arabalarının fotoğraflarının bulunduğu ayrı bir albüm bulundururlar ve kendi arabalarıyla ilgili her türlü grup ve fan sayfasına üyedirler.
Profil 3 (DJ/Rap Style):
Bu profilin genelde sağa sola pek zararı yoktur.Kendilerine ait dünyaları vardır.Genellikle bol giyinmeyi severler.T-shirtlerinde ''Turkish Underground'' veya ''Underground Rap'' tarzı yazılardan onları tanıyabilirsiniz.Arada bir üç beş birşeyler öğrenmiş ve hemen kendisini DJ ilan eden arkadaşlarıyla beraber üç beş olaylara ve duruşlara karşı çıkan, nefret saçan söz öbeklerini birleştirip hızlı hızlı söylerler ve kendilerini tatmin ederler.Saç ve sakal şekilleri kıyafetleri gibi pek sabit değildir.Belli bir yaştan sonra genellikle bu tip uğraşları bir kenara bırakıp normal hayatlarına dönmeyi tercih ederler.
Facebook ve msn profillerinde genellikle kendi besteledikleri şarkının sözlerinden bir parça görebilirsiniz.Rap ve underground temalı grup ve fanlara üyedirler.Profil resimlerinde genellikle değişik tarzdaki fotoları veya isimlerinin grafiti olarak yazılmış halini görebilirsiniz.
DJ olayı ise başka bir tatmin aracıdır.Üç beş birşey becerebilen herkes kendini DJ görür.Üç beş çalışma yapıp arkadaşlarına gönderirler ve tatmin olurlar.Genellikle aralarında hakikaten başarılı ve çalışmanın hakkını veren insanlar çıkıyor ve onları muaf tutuyorum.
17 Ocak 2010 Pazar
11 Ocak 2010 Pazartesi
...
Aslında ilginç bir başlık açmayı düşünüyordum ama sallayın gitsin üç nokta daha anlamlı duruyor :)
İnsanların salaklığı gün geçmiyor ki beni çileden çıkarmış olmasın.Bugün metrobüse Söğütlüçeşme'den bindim.Son durak olan Edirnekapı'da inmek üzere ayakladım ve kapıya yöneldim.O sırada iki farklı! elemanın muhabbetine kulak misafiri oldum.Konuşmanın duyduğum kadarı şu:
a-Oğlum insanlar koyun gibi birkaç kişi kalktı diye bütün millet ayaklandı
b-Evet abi sürü psikolojisi
O sırada şoför arkaya bakarak ''SON DURAAAAK!!'' diye bağırdı ve bu arkadaşlar biz sade vatandaşların oluşturduğu sürüye katılmak zorunda kaldı.Ne koyun sürüsü insanlarız değil mi son durakta millet iniyor diye herkes iniyor :)
Bugünlerde herkes yapıcı bir eleştiri yapmaktan çok sevmedikleri birşeye saldırarak masturbasyon yapmakla uğraşıyor.Önce kendi gibi masturbasyon klübünden birkaç kişinin yayınladığı bazı paylaşımları okuyor.Önce bir küfür basıyor, herşeyin farkındayım ama diğer salak insanlar hala farkında değil diyerek ego tatminini yapıyor, o da diğer klüp üyesinden geri kalmayıp bunu paylaşıyor ve ardından bütün tatmin limitlerini doldurup masturbasyona başlıyor.HAYDİ ASILINNNN!!!!
Bu olayı bu kadar güzel başka bir şekilde anlatamazdım herhalde.Her okuyan insan zaten az çok bazı konularda fikir sahibi ve aslında neyin ne olduğunu bir şekilde idrak ediyor.Merak etmeyin memlekette tek akıllı ,tek farklı düşünen sizler değilsiniz.Kimi insanı sevebilirsiniz veya sevmeyebilirsiniz beni alakadar etmez.Ben mesela teletabilerin gerçek varlığına inanan biriyim ve onların dünya görüşüne sahibim o yüzden sizden çok daha farklı bakabiliyorum olaylara.Gelmek istediğim nokta şu ki bir fikre, yoruma, söze karşı hakarete geçmeden önce bunların karşıt görüşünü en açıklayıcı bir şekilde ortaya koyun ki karşı tarafa karşı bir üstünlük elde etme çabasında olun.A kişisi çıkmış 10 rakamından 2 yi elde etme yöntemini 10'u ikiye böl, sonuçtan 4 çıkar 1'le topla 2'yi bulursun diyorsa sen çıkıp diyeceksin ki gel kardeşim 10'u 5'e bölelim daha kolay olur diyeceksin.Sen kalkıyorsun ''A kişisi senin ***na koyim böle şerefsizsin 2'ye bölerken kim bilir ne hesaplar peşindeydin'' diyorsun.Ben böyle adama direk salak derim.Madem çok akıllısın git o adama niye 5'e bölerek sonucun bulunması gerektiğini anlat ki senin haklı olduğunu anlasın.Zaten herkes niye o adamın 2 ye bölerek başladığını biliyor ama sen böyle salak salak hareketlerde bulunduğun için 2 ye bölme adama daha yatkın geliyor.Aaaaaaaaa en büyük olayı unutmuşum:( Tabii ya sen adama hakaret etmeyip herkesi salak yerine koymazsan o cücük kadar egonu nasıl tatmin edip masturbasyonunu yapacaksın.Öyle yapacaksın ki millette arkandan alkış tutacak, vay be diyeceksin kendine.İyi valla devam edin böyle.
Kardeşim gibi sevdiğim bir dostum Taksim'deyken iki bayanın konuşmasına şahit olmuş.Konuşma şu şekilde:
-Aaaaa Forum İstanbul açılmış gidelim mi?
- Nerdeymiş bu?
-Bayrampaşa'daymış
- Iıııyyyy Bayrampaşa'mı boşver
İnlerinizden çıkında biraz temiz hava soluyun.Gökyüzünün güzelim maviliğini izleyin.Güneşin doğuşunu batışını izleyin.Biraz hava alın o güzelim beyinlerinize az oksijen gitmiş inlerinizde.Dünya sizin etrafınızda dönmediği gibi dünya sizin çevrenizlede sınırlı değil.Bare şu sözlerle lafımı bitireyimde tam olsun biraz havamız farklılığımız olsun değil mi?Bir de yabancı bir cümle kurayımda oturaklı olsun ne kadar çok şey bildiğim belli olsun bakarsınız belki biraz sizin açınızdan bakabilirim olaylara ne dersiniz?
We're off to see the wizard (Colonel Jack O'Neill)
İnsanların salaklığı gün geçmiyor ki beni çileden çıkarmış olmasın.Bugün metrobüse Söğütlüçeşme'den bindim.Son durak olan Edirnekapı'da inmek üzere ayakladım ve kapıya yöneldim.O sırada iki farklı! elemanın muhabbetine kulak misafiri oldum.Konuşmanın duyduğum kadarı şu:
a-Oğlum insanlar koyun gibi birkaç kişi kalktı diye bütün millet ayaklandı
b-Evet abi sürü psikolojisi
O sırada şoför arkaya bakarak ''SON DURAAAAK!!'' diye bağırdı ve bu arkadaşlar biz sade vatandaşların oluşturduğu sürüye katılmak zorunda kaldı.Ne koyun sürüsü insanlarız değil mi son durakta millet iniyor diye herkes iniyor :)
Bugünlerde herkes yapıcı bir eleştiri yapmaktan çok sevmedikleri birşeye saldırarak masturbasyon yapmakla uğraşıyor.Önce kendi gibi masturbasyon klübünden birkaç kişinin yayınladığı bazı paylaşımları okuyor.Önce bir küfür basıyor, herşeyin farkındayım ama diğer salak insanlar hala farkında değil diyerek ego tatminini yapıyor, o da diğer klüp üyesinden geri kalmayıp bunu paylaşıyor ve ardından bütün tatmin limitlerini doldurup masturbasyona başlıyor.HAYDİ ASILINNNN!!!!
Bu olayı bu kadar güzel başka bir şekilde anlatamazdım herhalde.Her okuyan insan zaten az çok bazı konularda fikir sahibi ve aslında neyin ne olduğunu bir şekilde idrak ediyor.Merak etmeyin memlekette tek akıllı ,tek farklı düşünen sizler değilsiniz.Kimi insanı sevebilirsiniz veya sevmeyebilirsiniz beni alakadar etmez.Ben mesela teletabilerin gerçek varlığına inanan biriyim ve onların dünya görüşüne sahibim o yüzden sizden çok daha farklı bakabiliyorum olaylara.Gelmek istediğim nokta şu ki bir fikre, yoruma, söze karşı hakarete geçmeden önce bunların karşıt görüşünü en açıklayıcı bir şekilde ortaya koyun ki karşı tarafa karşı bir üstünlük elde etme çabasında olun.A kişisi çıkmış 10 rakamından 2 yi elde etme yöntemini 10'u ikiye böl, sonuçtan 4 çıkar 1'le topla 2'yi bulursun diyorsa sen çıkıp diyeceksin ki gel kardeşim 10'u 5'e bölelim daha kolay olur diyeceksin.Sen kalkıyorsun ''A kişisi senin ***na koyim böle şerefsizsin 2'ye bölerken kim bilir ne hesaplar peşindeydin'' diyorsun.Ben böyle adama direk salak derim.Madem çok akıllısın git o adama niye 5'e bölerek sonucun bulunması gerektiğini anlat ki senin haklı olduğunu anlasın.Zaten herkes niye o adamın 2 ye bölerek başladığını biliyor ama sen böyle salak salak hareketlerde bulunduğun için 2 ye bölme adama daha yatkın geliyor.Aaaaaaaaa en büyük olayı unutmuşum:( Tabii ya sen adama hakaret etmeyip herkesi salak yerine koymazsan o cücük kadar egonu nasıl tatmin edip masturbasyonunu yapacaksın.Öyle yapacaksın ki millette arkandan alkış tutacak, vay be diyeceksin kendine.İyi valla devam edin böyle.
Kardeşim gibi sevdiğim bir dostum Taksim'deyken iki bayanın konuşmasına şahit olmuş.Konuşma şu şekilde:
-Aaaaa Forum İstanbul açılmış gidelim mi?
- Nerdeymiş bu?
-Bayrampaşa'daymış
- Iıııyyyy Bayrampaşa'mı boşver
İnlerinizden çıkında biraz temiz hava soluyun.Gökyüzünün güzelim maviliğini izleyin.Güneşin doğuşunu batışını izleyin.Biraz hava alın o güzelim beyinlerinize az oksijen gitmiş inlerinizde.Dünya sizin etrafınızda dönmediği gibi dünya sizin çevrenizlede sınırlı değil.Bare şu sözlerle lafımı bitireyimde tam olsun biraz havamız farklılığımız olsun değil mi?Bir de yabancı bir cümle kurayımda oturaklı olsun ne kadar çok şey bildiğim belli olsun bakarsınız belki biraz sizin açınızdan bakabilirim olaylara ne dersiniz?
We're off to see the wizard (Colonel Jack O'Neill)
6 Ocak 2010 Çarşamba
X Ağabeyimin Maceraları - 4
Bugün yazacak bir konu bulamadığım için çok değerli ağabeyimin maceralarından bir kesit daha aktarmaya karar verdim.Biraz onun dünyasına bakalım
X ağabeyin Şırnak'ta askerliği devam etmektedir.Kulede bulunan benzinlikte nöbet tutmaktadır.Aşağıda ise helikopter pisti ve pistte bir kobra helikopter bulunmaktadır.Komutan bunların birlikteki bir deliyi yanına çağırır ve kobrayı temizlemesini yalnız içine girmemesini söyler.Bizim oğlan eline fırçasını kovasını alır ve kobrayı temizlemeye başlar.Bu esnada X ağabey onu izlemektedir.O sırada bizim eleman dayanamaz ve kobranın kapağını açar ve içine girer.İçinde sigarasını da yakar.Bizim ağabey hayretle onu izlemektedir.Helikopter içindeki eleman düğmeleri karıştırırken helikopteri çalıştırır ve helikopter havalanır.Helikopter bizim ağabeyin kulesinin hizasında havada kalır.O sırada korkusundan tuşları karıştırırken yanlışlıkta ateşleme tuşlarına basar ve iki roketi karşı dağalara gönderir.Komutan koşa koşa gelir ve buna helikopteri indirmesi için bağırmaktadır.Asker ''Komutanım indirmeyi bilmiyorum''diye cevap verir.Komutan bizim ağabeyin bulunduğu kuleye çıkar ve helikoptere atlar.Ardından kapağı açar, içine girer ve sağ sağlim helikopteri piste indirmeyi başarır.
X ağabeyin Şırnak'ta askerliği devam etmektedir.Kulede bulunan benzinlikte nöbet tutmaktadır.Aşağıda ise helikopter pisti ve pistte bir kobra helikopter bulunmaktadır.Komutan bunların birlikteki bir deliyi yanına çağırır ve kobrayı temizlemesini yalnız içine girmemesini söyler.Bizim oğlan eline fırçasını kovasını alır ve kobrayı temizlemeye başlar.Bu esnada X ağabey onu izlemektedir.O sırada bizim eleman dayanamaz ve kobranın kapağını açar ve içine girer.İçinde sigarasını da yakar.Bizim ağabey hayretle onu izlemektedir.Helikopter içindeki eleman düğmeleri karıştırırken helikopteri çalıştırır ve helikopter havalanır.Helikopter bizim ağabeyin kulesinin hizasında havada kalır.O sırada korkusundan tuşları karıştırırken yanlışlıkta ateşleme tuşlarına basar ve iki roketi karşı dağalara gönderir.Komutan koşa koşa gelir ve buna helikopteri indirmesi için bağırmaktadır.Asker ''Komutanım indirmeyi bilmiyorum''diye cevap verir.Komutan bizim ağabeyin bulunduğu kuleye çıkar ve helikoptere atlar.Ardından kapağı açar, içine girer ve sağ sağlim helikopteri piste indirmeyi başarır.
2 Ocak 2010 Cumartesi
Bilim Kurgu (Science Fiction)
Bugün X ağabeyimden veya teyzelerden uzaklaşıp bilim kurgu üzerine yazmaya karar verdim.Çok zor oldu benim için :P Öncelikle sürekli olarak takip ettiğim bilim kurgu üzerine çok güzel bir blog adresini buraya yazmak zorunda hissediyorum.
http://www.ucandaire.org
Bilim-kurgu filmlerini küçüklüğümden beri büyük bir zevkle takip ederim.Küçükken tam olarak olayları kavrayamasam bile o büyülü dünya beni çok etkilerdi.Hala etkilemeye devam etmekte çünkü hayal gücünün ve yaratıcılığın en üst seviyede kullanıldığı bir yapıdır.Düşünsenize ufak bir kare parçaya birkaç çizim yapıp, iki üç birşey yapıştır, o parçaya bir isim ve işlev ver, filmde o yapıyı güzel yansıt al sana bilim kurgu.Tabii bu kadar basit mi bilemeyeceğim.Filmde o gördüğün parça ışınlanma aygıtı vb. bir işlev kazandırmış olsa kim ona diyebilir ki 'hayır kardeşim o öyle birşey değil yanlış biliyorsun'.Kim Star Wars serisindeki ışın kılıçlarına dil uzatabilir.Çıkıp elemanın biri Stargate'deki yıldız geçidine ''öyle birşey olmaz, o yuvarlak yapıda olamaz, semboller neyin nesi'' diyebilir mi?
Birçok bilim kurgu sever için klasiktir.Tabii istisnalarda olacaktır ama en sevdiğim seri tahmin edilebileceği gibi Star Wars'un klasik üçlemesidir.En sevdiğim kısım ise Jedi'ın Dönüşü'nde Jabba'nın sarayında geçen sahnelerdir.Hele Crumb ın gülüşünü kaç defa geri alıp alıp izlemişimdir.
İzlediğim en güzel bilim kurgu dizisi ise Stargate serisidir.Stargate SG-1 ve Atlantis'in bütün bölümlerini sıkılmadan izlemişimdir.Stargate Universe için pek yorumda bulunmak istemiyorum şimdilik çünkü daha yeni ve olaylar nasıl ve ne şekilde gelişecek kimse bilmiyor.Battlestar Galactica'yı izlemede biraz geç kalmıştım ama izleme şerefine nail oldum.Stargate serisiyle kıyaslama yapmak istemiyorum çünkü dizilerin yapıları bence birbirlerinden çok farklı.İki seriden de gereken zevki aldım diyebilirim.
Fringe'i çok beğendim diyebilirim.Eniştem her defasında izle izle diyordu.Bir izleyeyim dedim ve ilk sezonu edindim.Gerçekten çok zevk alarak izledim.Tadı damağımda kaldı.Yeni bölümünü heyecanla bekliyorum.
V (visitors) dizisinin sadece 4 bölümü yayınlandı.İzlediğim 4 bölümü de zevkle izledim.Daha başlardan olayların içine çekiyor insanı.Heyeanla 5. bölümü bekliyorum.
Lost'a değinmeden etmek istemiyorum.Şahsen ilk 3 sezonu çok güzel geldi fakat 4. sezondan sonra özellikle 5. sezonda sanki dizi mundar oldu gibime geldi.Tabii ki dizinin yapımcıları olayların nasıl gelişeceğini çok önceden planlamışlardır ve bende sonuçları yani ortaya çıkacak gerçekleri heyecanla bekliyorum ama bilmiyorum bende uyandırdığı his mundar olduğu :)
Babylon 5 i izlemeye başladım ve beğendiğimi söyleyebilirim.Efektler biraz ucuz gözüktü gözüme lakin ben izlediğim film veya dizide grafiklere çok önem vermem.Dizinin işleyişi benim için önemli olandır ve Babylon 5 bana kendisini izletiyor.Benim için önemli olan bu.
Bu kadar dizi içerisinde aklımda kalan en güzel sahne ise Stargate SG-1 dadır.9.sezon 20. bölümde ori gemilerine karşı goa'uld,asgard ve insanların gemilerinden oluşan bir dolu uzay gemisine karşı süper geçitten gelen 4 ori gemisinin etrafı darmadağın etmesidir.
Takip ettiğim ve sık kullanılanlar listemde bulunan sitelerin linkleri burada paylaşmak istiyorum:
http://www.ucandaire.org/
http://home.austarnet.com.au/petersykes/topscifi/index.html *tavsiyemdir
http://www.chevron26.com/atlantis/translation/ancientlanguage.html
http://www.boston.com/ae/tv/gallery/topscifishows/
http://www.epinions.com/content_3639844996
http://www.starwarsturk.com/
http://yildizsavaslari.com/html/ *tavsiyemdir
Bu arada ucandaire.org/ da emeği geçen herkese bir takipçiniz olarak teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
http://www.ucandaire.org
Bilim-kurgu filmlerini küçüklüğümden beri büyük bir zevkle takip ederim.Küçükken tam olarak olayları kavrayamasam bile o büyülü dünya beni çok etkilerdi.Hala etkilemeye devam etmekte çünkü hayal gücünün ve yaratıcılığın en üst seviyede kullanıldığı bir yapıdır.Düşünsenize ufak bir kare parçaya birkaç çizim yapıp, iki üç birşey yapıştır, o parçaya bir isim ve işlev ver, filmde o yapıyı güzel yansıt al sana bilim kurgu.Tabii bu kadar basit mi bilemeyeceğim.Filmde o gördüğün parça ışınlanma aygıtı vb. bir işlev kazandırmış olsa kim ona diyebilir ki 'hayır kardeşim o öyle birşey değil yanlış biliyorsun'.Kim Star Wars serisindeki ışın kılıçlarına dil uzatabilir.Çıkıp elemanın biri Stargate'deki yıldız geçidine ''öyle birşey olmaz, o yuvarlak yapıda olamaz, semboller neyin nesi'' diyebilir mi?
Birçok bilim kurgu sever için klasiktir.Tabii istisnalarda olacaktır ama en sevdiğim seri tahmin edilebileceği gibi Star Wars'un klasik üçlemesidir.En sevdiğim kısım ise Jedi'ın Dönüşü'nde Jabba'nın sarayında geçen sahnelerdir.Hele Crumb ın gülüşünü kaç defa geri alıp alıp izlemişimdir.
İzlediğim en güzel bilim kurgu dizisi ise Stargate serisidir.Stargate SG-1 ve Atlantis'in bütün bölümlerini sıkılmadan izlemişimdir.Stargate Universe için pek yorumda bulunmak istemiyorum şimdilik çünkü daha yeni ve olaylar nasıl ve ne şekilde gelişecek kimse bilmiyor.Battlestar Galactica'yı izlemede biraz geç kalmıştım ama izleme şerefine nail oldum.Stargate serisiyle kıyaslama yapmak istemiyorum çünkü dizilerin yapıları bence birbirlerinden çok farklı.İki seriden de gereken zevki aldım diyebilirim.
Fringe'i çok beğendim diyebilirim.Eniştem her defasında izle izle diyordu.Bir izleyeyim dedim ve ilk sezonu edindim.Gerçekten çok zevk alarak izledim.Tadı damağımda kaldı.Yeni bölümünü heyecanla bekliyorum.
V (visitors) dizisinin sadece 4 bölümü yayınlandı.İzlediğim 4 bölümü de zevkle izledim.Daha başlardan olayların içine çekiyor insanı.Heyeanla 5. bölümü bekliyorum.
Lost'a değinmeden etmek istemiyorum.Şahsen ilk 3 sezonu çok güzel geldi fakat 4. sezondan sonra özellikle 5. sezonda sanki dizi mundar oldu gibime geldi.Tabii ki dizinin yapımcıları olayların nasıl gelişeceğini çok önceden planlamışlardır ve bende sonuçları yani ortaya çıkacak gerçekleri heyecanla bekliyorum ama bilmiyorum bende uyandırdığı his mundar olduğu :)
Babylon 5 i izlemeye başladım ve beğendiğimi söyleyebilirim.Efektler biraz ucuz gözüktü gözüme lakin ben izlediğim film veya dizide grafiklere çok önem vermem.Dizinin işleyişi benim için önemli olandır ve Babylon 5 bana kendisini izletiyor.Benim için önemli olan bu.
Bu kadar dizi içerisinde aklımda kalan en güzel sahne ise Stargate SG-1 dadır.9.sezon 20. bölümde ori gemilerine karşı goa'uld,asgard ve insanların gemilerinden oluşan bir dolu uzay gemisine karşı süper geçitten gelen 4 ori gemisinin etrafı darmadağın etmesidir.
Takip ettiğim ve sık kullanılanlar listemde bulunan sitelerin linkleri burada paylaşmak istiyorum:
http://www.ucandaire.org/
http://home.austarnet.com.au/petersykes/topscifi/index.html *tavsiyemdir
http://www.chevron26.com/atlantis/translation/ancientlanguage.html
http://www.boston.com/ae/tv/gallery/topscifishows/
http://www.epinions.com/content_3639844996
http://www.starwarsturk.com/
http://yildizsavaslari.com/html/ *tavsiyemdir
Bu arada ucandaire.org/ da emeği geçen herkese bir takipçiniz olarak teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
1 Ocak 2010 Cuma
X Ağabeyimin Maceraları - 3
Gün geçmiyor ki X ağabeyimiz yeni bir macerasını bize aktarmamış olsun.
Ağabeyimiz Van Gölü'nde SAT komandosu olarak eğitilmektedir.Orada denizaltı eğitimi de almaktadır.Eğitimlerini yaparlar ve İstanbul Boğazı'na göreve çıkarlar.X ağabeyimiz periskopla etrafı gözetlemektedir.''O sıralarda 2. köprü daha inşa halinde siz o zamanları bilmezsiniz'' der ve anlatmaya devam eder.Neyse ağabeyimiz periskopla etrafa bakarken inşa halindeki köprünün ucunda sallanan bir adam görür.Denizaltının kolunu çeker ve denizaltıyı su yüzeyine çıkarır.Kollarını açar ve sallanan adama atlamasını söyler.Adam atlayamacağını söyler.X ağabeyimizin baskısıyla adam ağabeyimizin kucağına düşer ve ağabeyimizi görünce şaşırır.''X senin ne işin var burda SAT komandosu mu oldun'' der.Bizim ağabey başını sallar ''Evet komutanım benim Şırnak'taki askeriniz'' der.
Ağabeyimiz Van Gölü'nde SAT komandosu olarak eğitilmektedir.Orada denizaltı eğitimi de almaktadır.Eğitimlerini yaparlar ve İstanbul Boğazı'na göreve çıkarlar.X ağabeyimiz periskopla etrafı gözetlemektedir.''O sıralarda 2. köprü daha inşa halinde siz o zamanları bilmezsiniz'' der ve anlatmaya devam eder.Neyse ağabeyimiz periskopla etrafa bakarken inşa halindeki köprünün ucunda sallanan bir adam görür.Denizaltının kolunu çeker ve denizaltıyı su yüzeyine çıkarır.Kollarını açar ve sallanan adama atlamasını söyler.Adam atlayamacağını söyler.X ağabeyimizin baskısıyla adam ağabeyimizin kucağına düşer ve ağabeyimizi görünce şaşırır.''X senin ne işin var burda SAT komandosu mu oldun'' der.Bizim ağabey başını sallar ''Evet komutanım benim Şırnak'taki askeriniz'' der.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)