Gün geçmiyor ki Murat'ın başına bir iş gelmiş olmasın.Sizlere bugün Murat'ın başka bir hikayesini aktaracağım.Yıl 2009(MHP nin 40. yılı).Nisan ayının ılıman günlerinden biriydi.Havanın güneşli olması Murat'ın güne güzel başlaması için iyi bir nedendi.O da bunu fırsat bilip günün tadını çıkarmak, gününü güzel geçirmek istiyordu.Kuşların cıvıltısı onu başka dünyalara götürüyor, denizin kayalara vuran sesleri onu hayatla ilgili derin düşüncelere sevkediyordu(gülhane parkı ve kayalara çok odaklanılmasın:) ).O gün canı Gülhane Parkı'na gitmek istiyordu.Güzellik banyosunu yapıp yüzünü jojova taneleriyle yağlardan arındırıp Gülhane Parkı yollarına düştü.Otobüste oturmuş dışarıyı seyrederken yaşlı bir amca Murat'a dayamaya başladı.Murat amcaya ters ters baktı fakat amca oralı bile değildi.Her dakika amca Murat'a daha çok yükleniyordu.Yer isteyecek olsa zaten verirdi ama otobüs zaten boştu ve amcanın yer istemesi Murat'a mantıksız geliyordu.Murat sinirlerine hakim olamadı ve amcayı iterek düşmesine sebep oldu.Amca yere yığıldı ve başına aldığı darbeyle hayata gözlerin yumdu.Murat, korku ve panik içindeki yolcuların olayın şokunu atlatamamalarını fırsat bilerek kaçmayı başardı.Eşgalini bütün otobüsteki yolcular tanımlayabilecek kadar yakından görmüşlerdi.Murat için sakin ve huzurlu geçmesi planlanan gün adeta kabusa dönüşmeye başlamıştı.Daha sonra çıkan haberlerde ise ölen amcanın aslında kandilden gelen emirleri altında bulunan örgüt üyelerine ileten bölgeden sorumlu başkan olduğu açıklandı.Bir yanda Murat'ın fotoğrafları diğer yandan ölen başkanın fotoğrafları televizyon ve gazetelerde boy göstermeye başladı.Artık sadece polis değil örgütte Murat'ın peşindeydi.Murat'ın korkusu yoktu fakat örgütün eline düşmekte istemiyordu.O yüzden ülkesinin emniyet birimlerine teslim olmadan önce örgütle mücadele etmek istiyordu.Gazi Mahallesi'nde başkanın ölümüne olan öfke sokak çatışmalarına dönüşmüştü.Molotoflar adeta yağmur gibi sokaklarda insanların üzerine yağıyordu.Emniyetin bu kadar büyük olaylarla başa çıkabilecek gücü yoktu ve devreye ordunun girmesi zorunluluğu doğmuştu.Olaylar gün geçtikçe büyüyordu ve sokaktaki olaylar artık iç savaşa dönmüştü.Ülke çok zor zamanlardan geçiyordu.Bu olaylar sırasında ise Murat saç sakal birbirine karışmış suratı tanınmaz halde sokakta çöplerden, kıyılardan,köşelerden bulduklarınla karnını doyuruyor, su ihtiyacını şadırvanlardan akan suyla gideriyordu.Bu olaylarda ise Murat tv ve gazetecelerde kahraman olarak ilan edilmeye başlamıştı.Murat artık ülkenin kahramanıydı.İç çatışmada örgüte karşı örgütlenen sivil hareketlerin karargahlarında Murat'ın boy boy resimleri direnişçiler için adeta gurur ve vatanın sembolüydü. Bunun yanında Murat'a tapan dini örgütlenmeler ortaya çıkmış, işler artık iyice içinden çıkılmaz bir duruma girmişti.Murat'ı ise bunca zamandır ortalarda olmaması medya için ayrı bir kafa karıştırıcı soruydu.
Murat ise bütün bu olaylardan bi haber kendi hayat mücadelesini çok zor şartlar altında devam ettirmeye çalışıyordu.Murat dininin mensuplarından biri yoldan geçerken Murat'ı gördü.İlk başta tanıyamadı ve onu sadece fotoğraflarından biliyordu.İyice süzdükten sonra o gariban adamın aslında Murat olduğunu anlayınca heyecanından bayıldı.Murat onu kulübesine sürükleyerek götürmek zorunda kalmıştı.Adam kendine gelip Murat'ı görünce tekrar bayıldı.Murat bunun üzerine 'amaaaan banane be' diyerek adamı kulübesinden uzak bir köşeye bıraktı.Adamın ayılır ayılmaz ilk işi Murat'ı gördüğünü anlatmak ve gördüğü yer civarında Murat'ı aramak olmuştu.Murat'ın saç ve sakallı halinin robot resimleri Türkiye'nin her bir noktasına dağılmış herkes birlik olmuş Murat'ı arıyordu.Murat ise bir kere bulunmamayı kafaya takmıştı ve onu kimse bulamayacaktı.Murat artık geceleri hareket ediyor ve insanlardan uzak yerlerde bulunmaya özen gösteriyordu.Edirne'ye kadar tabana kuvvet gidip Bulgaristan sınıra varmıştı.Artık kurtulmanın tek yolu Bulgaristan sınırını geçmekti.Nerden aklına estiyse tünel kazıp sınırın öteki tarafına geçme kararını aldı.Haftalarca süren çalışmalar sonunda Murat Bulgaristan sınırının altından tünel kazmayı başarmış ve sınırın öteki tarafından çıkabilmişti.
Sınır polislerince anında yakalanan Murat'ın kimliğini görünce ufak bir sorgudan sonra serbest bırakılmıştı.Murat bunların olmasını istememişti.Bulgaristan'da ismini değiştirmek üzere müracaatta bulundu ve kısa bir sürede yeni bir isim ve soyisimle hayatının geri kalanını geçmişinden saklanarak yaşamaya başladı.Yeni kimliğinde ki fotoğraflarında bakışlar ve o bakışlardaki derin hüzün ve ayrılıklar rahatça gözlerinden okunur.Halbuki sadece Gülhane Parkı'nda ağaçlarda öten kuşların cıvıltısını dinleyecek, denize karşı çayını yudumlayacaktı.İşte hayat böyle birşey dostlar.Murat'ta olsanız hayat istediğiniz şekilde ilerlemiyor.
12 Eylül 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder