MRM Destanı.O ne büyük bir destandır ki nice koç yiğitlerin kanındandır.Bir kahraman doğuyor bu destanda.Gözlerini ileriye dikmiş korkusuzca düşmanlarını izliyor ve plan hazırlıyordu.Ordusu bulgar askerleri tarafından ablukaya alınmış hareket imkanı kalmamıştı.Kımız kaynakları tükenmek üzereydi.Ölmek onun için bir anlam ifade etmiyordu.Savaşın en sıcak dakikalarında düşman süvari birlikleriyle piyadeleri dağıtırken, türk okçuları süvarileri geri çekilmeye zorluyordu fakat başaramıyorlardı çünkü kendi askerleri de bu esnada ölüyordu.Kargılı askerler süvarilerin etkinliğini azaltmayı başarmıştı.Düşman sayıca üstündü fakat MRM savaşın seyrinin sayı üstünlüğünde olmadığını çok iyi biliyordu.İnanmıştı ve azimliydi.Düşmanı alt edecekti.Kargılı askerler bir yandan süvarilerle uğraşırken bir yandan da düşman oklarıyla ve askerleriyle cenk halindeydi.Ortalık kan gölüne dönmüştü.
MRM'nin üstün savaş sanatını ortaya koyma vakti gelmişti.Geri çekilme emrini verdi ve bütün askerler arkalarındaki tepeye doğru koşmaya başladılar.Aslında MRM'nin görünenden fazla ordusu vardı.Geri kalan kısmı tepelerin arkasında kalan ormanlık alanda saklanıyordu.MRM işareti verdi ve haber ablukaya rağmen saklanan askerlere ulaştı.Bu sırada var güçleriyle ablukadan sıyrılıp tepelere doğru koşarken türklerin kaçtığını zanneden düşman birliklerinin kendilerine olan güvenleri arttı ve onları kovalamaya başladılar.Tüm bu karmaşa içerisinde MRM tepenin en üstüne ulaşmayı başardı.Güneşi tam arkasına almış simsiyah renkteki atıyla adeta gövde gösterisi yapıyordu.MRM rüzgarı önüne alarak pelereniyle heybetli bir şekilde düşmana korku vermeye yetiyordu
MRM tüm ihtişamıyla tepede düşmanın gelişini seyrediyordu.Bulgarlar savaşı kazanma düşüncesinin verdiği güvenle düzensiz bir şekilde kaçan askerleri kovalamaya başlamışlardı.Murat kılıcını kaldırdı ve hücum emrini verdi.Tepelerin arkasından MRM'nin askerleri ölmeye koşuyorlardı.Sağ ve sol uçlar daha hızlı koşuyorlardı.Düşmanın bu düzensiz hali tamda MRM'nin beklediği gibiydi.MRM'nin emrettiği şekilde askerleri hilal taktiğiyle düşmanı ortalarına almaya başladılar.Düşman birlikleri büyük panik halinde kaçmaya başladılar ama çoktan etrafları sarılmış ve MRM'nin askerleri bütün coşkularıyla saldırıyordu.Yaklaşık yarım saat içerisinde 2000 düşman askeri hayatını kaybetmişti.
Mağlubiyet mi? Onun lügatında olmayan bir kelime.Ya galibiyet ya ölüm.Büyük bir galibiyet kazanmıştı MRM.Destan yazmıştı tarihin tozlu sayfalarına.Deli demişlerdi.Kazanamazsın demişlerdi.MRM ise kendisine karşı çıkanlara çok güzel bir cevap vermişti ''Korku mağlubiyetin ilk adımıdır.Ben korkmuyorum.Mağlup olmayı düşünmek yenilmenin ikinci adımı.Ben anlamını bilmiyorum.Ölümden kaçmak yenilmenin üçüncü adımı.Ben ölüme gidiyorum.Sizce ben yenilir miyim?'' Ardından çıkmıştı yollara ve dünyanın gördüğü en büyük destanı ''MRM Destanı''nı yazmıştı.
24 Eylül 2010 Cuma
MRM Hikayelerinden Derlemeler -4-
Etiketler:
hilal taktiği,
malkoçoğlu,
master yoda,
mrm,
türk,
universal soldier
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder