Ailem eski Suriçi sakinlerinden sayılır. Selanik göçü sonrası ufak bir Manisa ikameti, ardından Fatih'e temelli geliş ve o gün bugündür Fatih'teyiz. Yaşım ufakken, farklı bir ilçeden Fatih'e dönerken dedem hep İstanbul'a dönüyoruz derdi. Çocuk aklı tabii, kendi kendime sorardım "ula gittiğimiz yer İstanbul'da, döndüğümüz yer İstanbul'da. İstanbul'a dönmek nedir?". Tabii kafa biraz oturmaya başlayınca neden Fatih'e dönüş "İstanbul'a dönüyoruz" dediğini anladım. Neyse, Fatih semtinin tarihi önemini anlatmaya gerek yok zaten ama tarihi önemini herkesin bildiği bir semtin, bir imparatorluklar başkentinin içine nasıl sıçmışız, sıçıyoruz her geçen gün daha iyi idrak ediyorum. Edirnekapı'dan Fatih'e girerken yani meşhur yuvarlağın oralardan sadece bir kare paylaşmak istiyorum;
https://www.google.com/maps/@41.0305401,28.9365664,3a,90y,259.98h,83.23t/data=!3m6!1e1!3m4!1sRPc4RVrqg4-NyvaftpHl9Q!2e0!7i13312!8i6656?hl=tr
Fotoğrafta asfalt çalışması sebebiyle iş makinalarının orada olması mantıklı gibi duruyor ama normal vakittede farklı değil ki arkadaş. Ya nakliyat kamyonları, ya otobüsler bilmem ne. Binlerce yıllık tarihi olan bir şehrin tarihi duvarlarından içeri giriyorsun ve karşına bu manzara çıkıyor. O yıkık dökük duvarlar hala duruyor. Bugün otobüsteyken içim sızlayarak izledim o manzarayı. Tarihi yarım adaya, tarihi surların arasından giriyorsun ve yıkık dökük binalar, nakliyat kamyonları, ucube apartman binaları ve mimari estetikten yoksun bir sürü yapı ve abuk reklam panoları. Kaderine terkedilmiş, asfaltın yükselmesiyle diplerde kalmış tarihi çeşmeler, taşları secdeye varmak üzere olan mezar taşları, yıkıldı yıkılacak bakımsız Osmanlı evleri vs. Şu Fatih'te dolaşırken kesinlikle bir imparatorluk başkenti havasını alamıyorsunuz. "Tarihi mirasın içine nasıl sıçılır?" diye bir ders olsa herhalde Fatih'ten daha iyi örnek bulunamaz. Hoş bir noktada hak yemeyeyim, son yapılan binalar mimari açıdan eski Osmanlı evlerine benziyorlar ve hoş bir görünümleri var ama arkadaş o kadar berbat etmişiz ki nasıl toparlanır açıkçası bilmiyorum. Arnavut kaldırımı döşemekle o hava yakalanmıyor. Güzel görünüm adına her yeri betonlaştırıyorlar. Mesela gidin Fatih Camii'ne bakın. Evet, restorasyonla beraber eskiye nazaran daha ferah bir görünüme kavuşmuş ama bir sürü ağacı kestiler, toprağı azalttılar ve zemini beton yaptılar. Yavuz Sultan Selim Camii'de eskiden toprağa serilip rahat rahat oturabilirken, şimdi her yerini beton kaplayıp üç beş bank koymuşlar. Balat, Fener, Kumkapı vb. yerler zaten pislik yuvası. Laleli deseniz Rus pazarına dönmüş ne kadar maraba olupta sonradan parayı vurmuş sonradan görme varsa hepsi Beyazıt'a toplanmış, herkes turisti nasıl öperizin derdinde. Bir tarihi kendi elimizle yiyip bitiriyoruz.
30 Nisan 2016 Cumartesi
İstanbul'a Girerken
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder